Üç NOKTA



Bir başlangıcın öncesi, bir sonun sonrası, bir yarım kalmışlığın devamını anlatır üç nokta. Söylenecek sözler tükendiğinde ya da daha anlatacak çok şey varken, yorulmuşsa eliniz yazmaktan veya konuşmaktan tükenmişse boğazınız, sığınacak ilk liman üç nokta.

Diyelim ki hayat bir noktalar kümesinin yan yana dizilmesinden oluşuyor. Ve diyelim ki, insan, bu hayatın içersinde sadece bir nokta. Hatta insan yaşamı dediğimiz şey üç nokta…

Doğumla başlar bir hayat. Bir anne doğum sancıları içersinde kıvranırken, gözlerinizi açarsınız kâinata. Ve dünyaya açılan o gözler, aslında iki küçük nokta.  Daha doğarken, bir insanın hem de sevdiğiniz bir insanın, canını yakma eylemine karışırsınız. Noktalar kümesinde zaman alırken hayatınız, daha yakacak çokça canınız vardır. Yani hayat, küçük noktalardan oluşuyorsa, bu noktalardan bazıları acı, bazıları tatlı, kimi hüzünlü, kimi sevinçli noktacıklar taşır içersinde. Hasbelkader yaşarken, bir tipide yüzünüze vuran kar taneleri birer nokta. Ya da rüzgârlı bir havada, yerden kalkan ve her yerinize yapışan, görünmeyen toz tanecikleri, birer nokta. Soluduğunuz hava içersindeki her oksijen bir nokta. İçtiğiniz su, iki hidrojen, bir oksijen yani üç nokta.  Üç noktanın belirlediği ömrünüzde, doğumunuz ilk nokta…

Bir önceniz var. Sizi dünyaya getirmek için bekleyen aileniz bir önceniz. Sizin yaşamadığınız tarihlerde, bir yerlerde yaşanan hayatlar bir öncedir. Sizden önceki dünya, sizin bir önceniz. Sizden önce var olan herkes aslında sizin bir önceniz. Siz doğmadan keşfedilmiş her şey bir önceniz. Bütün öncelikleriniz için kısaca üç nokta diyebiliriz.

Yaşıyorsunuz ve bir bilinmezliğe doğru yolculuk yapıyorsunuz. Bir gün hayata son nokta dediğinizde, sizden sonra yaşayacak herkes sonranız. Sizin son noktanız, kimilerinin başlangıç noktası daha. Sizden sonra devam eden hayatlar sonranız. Sizden sonra oluşacak her türlü gelişme sonranız. Zaman diliminizin ulaşamadığı çağlar, sizden sonranız. Kısaca bütün sonralarınız için, yazılabilecek en güzel şey üç nokta.  Ve öldükten sonra yaşanacaklar, bilinmeyen son, yani üç nokta.

Hayat akar. Siz çocuk olursunuz. Ergen olur, yetişkin olma yolunu tutarsınız. Yetişkinlik biter, yorulduğunuzu anlarsınız. Yaşlanır, öncelerinizi belirleyen üç noktanın anılarıyla, son noktalara doğru yol alırsınız.

Tanrı hayatınızı yazmaya başlar. Bütün hayat üç nokta... Doğumla başlar. Doğum sonrası üç nokta... Eğer yaşam ve yaşamsal deneyimler ikinci nokta ise, ölüm, üçüncü noktadır. Anacak ölümden sonraki hayat için yaşayacaklarınız üç nokta.

Yetişkin bir birey için, bebekliği ilk nokta. Çocukluğu ikinci nokta ise, ergenliği üçüncü nokta... Bu noktaları toplarsak, yetişmek ve yetişkin bir birey olmak üç nokta...

Bir anne için, çocuğunun çıkardığı ilk ses birinci nokta ve ilk adımı ikinci nokta. Koşar adımlar alması üçüncü nokta.

Bir sevgili için ilk bakış, aşkın ilk noktası. İlk dokunuş ikinci noktası ve ilk öpüş üçüncü nokta. Bu aşkın sonrası üç nokta... Aslında aşkın tamamı üç nokta… Ne öncesini anlatabilmiş insanlar. Ne de sonrasını. Ne tanımı yapılabilmiş aşkın, ne de açıklaması. Aşk bir bilinmezlikse onu anlatacak en güzel kelimedir bazen üç nokta.

Sorulan soruların cevabı üç nokta olabilir. Başlanmış ve bitmemiş hikâyelerin hepsi üç nokta ile bitebilir. Devamına konulabilecek her hikâyenin başını, üç nokta çeker.  Bütün öyküler birbirlerine üç nokta ile bağlanabilir. Ve bütün bu öyküler sonunda üç nokta oluşturabilir.

İkinci nokta olan yaşam, bir üç noktalar kümesidir. Dikkatli bakarsanız etrafınızda gördüğünüz her şey üç noktadan oluşabilir. Bir çekirdek aile üç kişi... Dikkatli bakınca görürsünüz aslında üç kişi eşittir üç nokta. En güzel aşk sözcükleri üç nokta... ‘Seni çok seviyorum’, üç kelimeden oluşur. Üç kelime eşittir üç nokta. Bir hayatın temeli aşk, üç harften oluşur. Aşk eşittir üç nokta. Bir ilişki, iki kişi ile başlar. Onları bir birine bağlayan aşk üçüncü nokta... Ve aşk doğar sevgi olur. Sevgi büyür emek ister. Aşk, sevgi ve emek eşittir üç nokta.

Hayat bazen bir yarıştır. Her yarışın da bir kazananı vardır. Birinci olan ilk nokta ise, ikinci ve üçüncü birleşir, oluşan küme,  üç nokta. Yarıştan sonrası üç nokta Sonuncunun, yarış sonrası yaşacakları da üç nokta

Acılar kadar sevinçler de yaşanır üç noktada. Yakaladığımız bazı noktalar tatlı anılar bırakır ardımızda. Ve bütün ardımız üç nokta. Önümüzde yaşanacak tatlı günler de üç nokta.

Açıklanmak istenmeyen her sır, yerine üç noktayı vekil bırakır. Ve bütün alıntıların başında, ortasında ve sonunda alınmayan her bölümünün yerine, konuverir üç nokta. Hayat bir alıntıdır aslında. Bütün hayat bir üç nokta ise, alıntı eşittir üç nokta.

Bütün sırlar üç kişide birleşir.  Birinci kişi sırrını ikinci kişiye verir. Ve tanrı şahit olur bu sırra. Bir sır üç nokta oluşturur. Yani her sır eşittir üç nokta.

Bir çocuğun hayal gücünü üç nokta geliştirir. Bu nedenle bütün öykülerin ve hatta hayatın sonu üç nokta... Gerçekte hayatın ünlemi de üç nokta.

Tamamlanmamış bütün cümlelerin sonu üç nokta ile biter. Tamamlanmamış bütün hayatlar da üç nokta. Tamamlanmamış bir yemeğin verdiği hazda oluşan eksik, üç nokta. Tam anlamıyla yaşanmamış bir birlikteliğin eksiği üç nokta kadar. Sevgi, saygı, hoşgörü... Bu üçünün oluşturduğu yaşamsal üçgeni oluşturan da üç nokta...

Bir eksikliği tanımlar üç nokta. Ancak aynı zamanda eksiklikleri tamamlayan da üç nokta… Bir insan doğar, yaşar ve ölür. Her insan üç noktadan oluşan birer nokta ise, bütün dünya üç noktalardan oluşmuş bir küme. Bundan sonra yaşayacaklarınız üç nokta.

Bu yazı burada bitmemiştir. üç nokta...




ELİF SOLAK

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Girdap

Unutulmaz Film Karakterleri | Cilalı İbo

Düşündüğünüz her şeyin gerçek olma ihtimali.