BEYAZ EVLERİN ŞEHRİNDE

Gittin..Gitmek için önce gelmek gerekir sanırdım ama sen hiç gelmedin..Sesin de soluğun da kulaklarımda şimdi ve aklımda son gülümseyişin. Gözlerindeki boşluk her geçen gün bir girdap gibi çekmeye devam ediyor beni içine.. Bakışların, ferini aydınlatıyor yüzümün.. Yüzünü yüzümde hissediyorum şimdi.. Tenime değen sakallarının ardındaki çocukluğuna gülümsüyorum sen fark etmeden.. Kimse fark etmiyor onunla konuştuğumuzu, kimse bilmiyor onun bana seni anlattığını. Ben artık seni ondan dinliyorum. Hüzünlerini, gülüşlerini, sakallarınla örttüğün çocukluğun fısıldıyor yanak çukurlarından.. Küstürmekten korkuyorum onu, anlatmayı bırakmasından korkuyorum bana seni. Bu yüzden en neşeli, en keyifli halimle çıkıyorum hep karşına.. Bu yüzden artık daha bi gülerek bakıyorum yüzüne.. Bir çocuk yanınla keyiflisin benim yanımda.. Bir çocuk yanınla gülümsersin sen bana bilirim.. Onun saflığından, onun temizliğinden ve onun iyi niyetindendir bana gülüşlerin. Onun için anlayışıyla yaklaşırsın bana bilirim. Bir gün olur da çocukluğunla ayrı düşersen dönersin sırtını hissederim.
Beyaz evlerin şehrindesin şimdi. Otel odanda oturmuş neyi düşünürsün, kime yazarsın bilmiyorum ama ben oturmuş yine sana yazıyorum.. Yine çocuk yanını almışım yanıma, seni konuşuyorum onunla.. Sen, beyaz evlerin şehrinde denizin mavisine bir başkasını anlatırsın şimdi belki de.. Bense imbatın koynundaki şehirde, seni çocukluğunla çekiştiririm yine.. Rüzgarda kokun var sanki.... Sanki senden kalan ne varsa bana taşıyor imbat.. Kendimi rüzgara bırakmış, senden kalan kokuyu çekiyorum içime.. Önümde en güleç resmin, yanak çukurlarını seyrediyorum. O çukurlardaki efsuna kapılmış gidiyorum yine.. Sen beyaz evlerin şehrinde kime yanıyorsun bilmiyorum ama ben içimdeki senin ateşini, doğduğun şehrin imbatıyla harlatıyorum. Özlüyorum seni, efsunun dolanmış boynuma, çocukluğunla çözmeye çalışıyoruz. Biz zorladıkça o daha bir dolanıyor, biz uğraştıkça o daha bir zorluyor. Dönüp en güleç haline bakıyorum yanak çukurlarının. Birden çözülüveriyor boynumdaki efsun.. Sonra düşümdeki sana dönüyorum.. Aklımdaki son gülümseyişine takılıp kalıyorum.. Son içtiğin nargilenin sipsisi elimde.. Onda kalan dudak izlerinle konuşuyoruz bir süre.. Bana dudaklarının hayal edemediğim dokunuşunu anlatıyor uzun uzun.. Yanak çukurlarından gelen sesten utanıp susuyoruz ve sadece izlemeye başlıyorum onu...
Sen şimdi beyaz evlerin şehrinde denizin mavisiyle....
Bense doğduğun şehrin imbatıyla senin sohbetindeyim yine..
Yelda Arıtaş

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Düşündüğünüz her şeyin gerçek olma ihtimali.

Unutulmaz Film Karakterleri | Turist Ömer

Unutulmaz Film Karakterleri | Cilalı İbo