TAKSİM YALNIZLARI...


Görmesem daha mı iyiydi...Görse mi daha iyiydi ? Çok düşündüğüm lakin görmek durumunda kaldığım ana kadar karar veremediğim bir an!!! Yaşandı...Ve bitti...  Muhteşem bir hava ( hemde Aralık başında) candan dostlar,nicedir o denli eğlenilmemiş bir gece, nostaljik bir tünel yolculuğu ve aylardır yolu tutulmamış bir Taksim misaifrliğine  başlangıçda kalpcağızıma düşen tedirginlik, heyecan, isteksizlik ve belki de aslında çok isteklilik arasında kocaman gözlerimle etrafı incelemeye alış başlar... Şen kahkahalarımız, İstiklaldeki yüzlerce birbirne benzeyen hayatlarda birbirinden çok farklı yaşayan tiplerin arasında kaybolup giderken .....o da ne.. Olamaz, olmamalı..Saçımın uzun kalan sağ kısmına doğru çevirdiğim kafam ve kitlenmiş bir çift dana gözümle birlikte eski halimi alışımın arasında geçen zaman diliminin  hiç bir literatürde olmayışı...Ardından ilerleyen kalabalığa ve yanımdaki candan dostlarıma o an itiraf edemediğim o gerçeğe tekrar ve ürkek bir bakış..Sonrası malum...Gördüm mü? O muydu? Bu kadar mı istememiştim ki karşımda bitmiş ti? Ya da o kadar mı çok istemiştim Tanrım  ki karşımdaydı aylar sonra...Gördüm seni! Yalnızdın...Çok yalnızdın..Ama gerçekten yalnızdın..Sadece gördüğüm değil, anladığım ,hissettiğim buydu onca ayın üstüne..

     Sarı , kahve, beyaz desenli örme hırkan pek yakışmış, saçların uzamış, kilo almışdın..Bir zamanlar bir elinle sıkıca tuttuğun ben  o an candanlıklarını hiç bilemediğin diğer dostlarımla başka bir hayatın girişindeyken diğer elinde yine hiç bırakmadığın makinenle giriverdin adı lazım gelmeyen fastfoodçuya..Görende dünyaları yersin sanır ya  bilemezler  tabi ... Tanrım!!!  seni göreceğim için mi aralık aralık bu kadar güzeldi hava, nicedir görmediğim için mi her gülen yüzde bir acı görüşüm...günün aksilikleri sensiz geçen ayların hıncını seni böyle göstererek almak için mi başladı bir anda..Köfteci Ramiz'de  sipariş edilen bırak yemeğin tatlının bile kalmayışı  kocaman cumartesi gününde ,senin varlığının yok sayılmasına bir işaretmiydi bilemedim..Seni gördüm...Kirli sakalların... Seni gördüm ama seni değil aslında.. Sen diye gördüğüm  sen değildin..O ne yabancı bir yüz, o ne yabancı bir ifade , o ne yalnız bir adam Aman Tanrım...Göğüs kafesimin arası yandı..Bir yudum tekiladan hiç bir farkın yoktu o anda...Özlem değildi bu, acı değil, kızgınlık , kırgınlık değil di bunun adı yada sebebi..Beklemediğim kadar sen değildin ve beklediğim kadar yalnızdın..Kendi eserin bu denli kötü olabilir miydi? Bu denli başarısız bir eseri hangi el, hangi yürek hangi dil hangi beden çıkarabilirdi meydana ki atıp kendini Taksim meydanlarında dolaşabiliyordun kalabalığın içinde tüm yalnızlığınla...Bazen seçeriz yaşadıklarımızı, bazen bizim için seçilenleri yaşamaya dahil oluruz ya..Ben nerdeydim...seçtiğim yaşama dahil olmuştum aslında onu yaşamak yerine... bunu anladığım o anda acaba bir defa göz göze gelmeli miydik ?

   Tanrı bunu isteseydi bu olurdu eminim..Gördüğüme sevindim mi bilemedim, öyle gördüğüme üzüldüm..İçimden monolog monolog geçenler...Gelmişi geçmişi hiç sayıp bir geleceği olabileceğine inanan sene karşı nasıl dolu, nasıl....Sana bir sır vereyim mi? Tanrı hep benimle ve o ben bir gün seni nasıl görmeyi istiyorsam o şekilde gösterecek ve o gün ben yine bir şey söylemeden senin yalnızlığına bakacağım...Tek fark bu defa gözgözöze gelebileceğiz...İşte o an zaman yine o literatürde olmayan tanım kadar yok, tekila kadar yakıcı olacak...Eksik kalan cümleleri sen tamamlayacaksın, nasıl yarım bıraktıysan,,,bıraktığın gibi bulamayacağın bana...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Girdap

Unutulmaz Film Karakterleri | Cilalı İbo

Düşündüğünüz her şeyin gerçek olma ihtimali.