BİR İHANETİN ANATOMİSİ



    Herkes bir parça ben, herkes bir parça sen, herkes biraz anlar herkes biraz anlamaz... Herkes bir parça psikolog...Herkes bir parça bilmiş, bir parça kaile almamış bu aralar...

   Her düşüncem biraz geçmiş, her sıkıntım biraz terk etmiş arada sırada yoklama vaadiyle...Her şey her şey gibi...Sıradan.. Sen her şey gibisin herhangi bir şey kadar herkesin elinde ,dilinde, bilmem neresinde olabilecek kadar aleladesin bu aralar...

    Kansersin...Kanserimsin...3. evre...Önceleri her şey yolundaydı. Gayet sağlıklı, şen, gülen,güldüren, sıkıntısız sayılabilecek bir hayatın baharını bahar, kışını kış  hele ki yazını en yaz şeklinde yaşardım.

   Sonra o en yaz olan yazlardan 2007 Ağustos sonuydu hücrelerime girişin farkında olmadan. Beklemeden...
Eylül 23...Ve artık senle yaşamaya başladım yine bilmeden... En sinsi türündendin ve nitekim farkedilmedin...

   Herkesin başına geliyordu. Ve ben onlar adına üzülüyor, elimden geldiğince yanlarında olmaya çalışıyordum...
   Hep nasıl olur ya Allah korusun'lu cümleler ve dualar dilimde hatta senle paylaşıyordum falancının hastalığı diye...
  Bağışıklık sistemimin en zayıf olduğu dönemde vardın. Aslında hep varmışsın da o zayıf anımda DNA'larıma işlemişsin ve sennn...hücrem...anormal ve kontrolsüzce büyümüş çoğalmışsın içimde kötü huylu tümör sen!! salına salına  sinsice..Bu değildi elbet senin adına Kanser dedirten yalnızca...

   Her duyan şaşırdı önceleri.. Sevenlerim ,eşim, dostum , ailem...en çok da ben ki...Bu şekilde bile hala içimde hücrelerimde olduğunu bilmek acıların en büyüğü ve sınavların en zoru bedenimden çok ruhuma...

   Yine bir Agustos sonuydu sene bu defa 2011..İlk belirtilerin o zaman kendini hissetirmeye başladı...İş stresiydi, dost stresi...Borç stresiydi derken bunlara bağlanıyordu durgunluğum, baş dönmelerim, mide ağrılarım...Sana bağlanılabilecek bir durum hiç söz konusu olmamıştı ki bu en mutlu aşk zamanımda olsun...

   10 günlük süreci takip eden Eylül başlangıcında endişelerimi netliğe kavuşturmak adına bir tahlil yaptırdım.18 Eylül akşamı elime geçen sonuçlar şok ediciydi... Hayır dedim olamaz..Bu sonuçlar bana ait değil..Muhakkak bir başkasının..karışmış.... İnanmadım...Daha doğrusu inanmak istemedim...

   Kendimi hemen duşa attım.. İnanmasam da ağladım.. bilmem neden sonra...Sonuçları yastığımın altına koyup yattım o gece..Ertesi gün arkadaşlarımla konustuğumda onlar da ben gibi düşündüler...Bekle biraz,sonra tekrar tahlil verirsin dediler... Ben bekledim... İçimdeki şüphe her geçen gün senden daha çok kemirmeye başladı içimi... Aileme hiçbir şey söylemedim başlarda..Eğer gerçekten sonuçlarımda bir yanlışlık varsa onları da boşuna üzmeyeyim dedim...Beklediğim süre zarfında içim kemirilse de bekledim sadece.. başka bir doktora gitmedim..başka tahlil usg vs. hiç bir şey .. sadece bekledim..Bir anda birşeyler tekrar dürttü ve 19 kasım da aldığım sonuçlar gayet netti...Hiç olmadığı kadar netti..Ben de öyle...Bu defa doktorun dediği de  sonuçlarda gördüklerim de netti... Kanser...3. evre...

   O gece uyuyamadım...Aileme söylesem mi  bir süre daha saklasam mı..Kime söylesem..Bununla tek başıma nasıl mücadele ederdim..Ya da acaba mücadele etmesem mi ...Bu saatden sonra dönüşü olur mu? Nasıl oldu? ne zaman? nerde? neden? akıllara gelebilecek milyonlarca soru beynime, acı da kalbime iğne lerce saplanıp durdu o gece...

    Hasta psikolojisi sanırım...Tedaviyi reddettim..Ne olacaktı? Ne değişecekti? İyileşsem bile bir gün yine tekrar etmeyecek miydin?

   Doktorlar 4 yıldır bu tümörü içimde barındırdığımı ancak tetikleyici bir anda bağışıklık sistemime saldırıda bulunduğunu söylediler. Kimine göre Allah'tan ümit kesilmezdi...Kimilerine göre herşey için çok geç...

    Ben ise bilemez haldeyim. Ne teslim oluyorum, ne ölüyorum...Tedavi görmesem de acı çekiyorum, görsem de çekeceğimi biliyorum...Saçlarım kısaldı ...Ömrüm kadar değil ama...Geceler daha uzun, derin ve koyu düşüncelerim kadar değil... Sesim içimde...Sen kadar sarmış her zerremi sözlerim, söyleyebildiklerim değil ama...

    Bir şarkı geliyor aklıma hücrelerimde canımı acıtışına tanık olduğum gecelerden birinde..Candan Erçetin söylüyor...Onlar yanlış biliyor kimsenin suçu değil bu, onun suçu değil bu, kader oyunu değil bu...bu benim suçum diyor..Ne de güzel söylüyor...

   Ve ben kendi kanserini kendi seçen bir ilk vaka olarak geçiyorum  anatomi tarihine....


                                                                                             LOCA...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Girdap

Düşündüğünüz her şeyin gerçek olma ihtimali.

Unutulmaz Film Karakterleri | Cilalı İbo