SOBEE



      Dokunsalar ağlarım..dokunmasalar dostlardan sakladığım yalnızlığıma acırım...
      Utanırım ;
      Seni bana soranların mahçupluğundan çok
      veremediğim cevapların sancısından , verebildiklerimin yalancılığından... Utanırım...çok  çok..

        Bir zamanlar, ben çocukken, kalbim de bir çocuğun ki kadar incinmemiş, ritmi takdir-e şayan atarken
oyunlar oynanırdı mahallemizde...Dokuz taş, yakan top, saklambaç, istop, ip atlama, bisikleti direksiyonsuz kullanma, çelik-çomak....bir de Sobe..oynardık...Çok çok oynardık... O zaman çocuktum...Yenilsem de kırılmaz , yine oynardım... Bilirdim oyunlar  acıtmazdı çocukken...

      Babam akşamları işten dönerken annem balkondan seslenişleriyle zor alırdı beni içeri... O kadar ki oynardım..Oyun... Babam hep elleri dolu gelirdi akşamları.. ve beni oyundan tek alıkoyabilen şey babama olan çocuksu düşkünlüğüm bir de acaba bana bu akşam ne aldı coşkunluğumla koşarak onu karşılamam ve koluna girip arkadaşlara eyvallah deyişimdi... Eve girdiğimde annemin üstüme başıma, kirlenmiş suratıma bakışının ardından  tam laf söylemek için açacağı ağzını babamın '' hanım alıver şunları elimden '' deyişi kapatırdı... Elimi yüzümü babam yıkardı banyoya sokup...Koca çocuk olurdum yine babam yıkardı elimi yüzümü  seneler geçerken... babam benim için hep aynı yaşdaki babam ve ben onun hep aynı yaşdaki kızıydım çünkü...

    Seneler çok çok geçti... Aynı yaşdaki haliyle hep hatırladığım babam ve annem aslında yaşlandı bir parça ve aynı yaşdaki kızları, tekne kazıntıları ben büyüdüm... Yaşımla , başımla, çocukluğumdan farkı can acıtıcı yanı olan oyunlara direniş ve tanıklığımla büyüdüm ben...

   Sevdim... Anne gibi, baba gibi, kardeş gibi, adı aşksa ki  öyle diyorlar aşk gibi sevdim... Büyümüş gibi görünen ama hep küçük kalmış temizliğimle  sevdim bir gün... Hayat bir oyunmuş  ve ben bunu çok sonra öğrendim... Çocukluğumdaki gibi kaybettiğim her oyunun hayatına, ya da kaybettiğim her hayatın oyununa yeniden aynı şevkle ve temiz kalple başlamak kolay olmayacaktı.. Bunu bilerek, görerek büyüdüm..

   Şimdilerde sağım boş, solumda kaybettiğim son oyunun kırılganlığına rağmen  direnen tertemiz bir umut, arkamda sen ki... ne bakmak ne yaslanmak istemezken önümü görebildiğim anda SOBEE hayata... diyebilmenin sakat umudu içindeyim...Artık akşamları elleri  kimi zaman dolu, kimi zaman yüreği dolu bir şekilde ben dönüyorum işden eve ve annem karşılyor beni yine bakıyor bana ..sadece gözlerime ama  dolu mu , ıslak mı diye... ağzını açmaya yeltenmiyor bile... Babam;  yaşlanmayan, yaşına başına kurban olup başımızda olduğu her anı şükürle taçlandırdığım,  şimdilerin huysuzu yaşlı genç babam zaten ıslak olduğunu düşündüğü yüzümü bırak yıkamayı o halde görmek bile istemediğinden mahçup bir edayla sarılıyor bana her akşam ''Hoşgeldin kızım ve hanım alsana çocuğun elindekileri '' diyerek..Bunu derken biliyorum ki '' hanım alsana yavrumun yüreğindekileri demek istiyor'' baba yüreği elvermiyor çünkü en sevdiği kızlarından birinin yüküne dokunup canını acıtmaya...

  Ne garip sevdalar..ne garip hava.. ektiğimi vermeyen toprak ne garip  şimdilerde...Ben ne garibim ..bir öyle bir böyle.. Çocukluğumda en fazla bakkal Cesim amcanın dükkanı önündeki kırmızı otomobilin arkasında yakaladım sevinciyle sobelediyim hayatın şimdilerde çelik - çomağa dönmüş halinin her yanımı acıtması ne kadar garip... Ben ne ara bu yaşa gelmişim ..ne garip hiç anımsamıyorum sanki...Halbu ki taaaaaa dündü. Daha dündü.. Sen diye hedefe sobeye koşan benim aslında başkasını sen sanmamla çanak çömleğin patlayışı ve oyunun bozuluşu.. dündü... Bu oyunu benim  sanışım değil senin çocuk bir kalbi kandırışın bozdu...

   Ve sen buna bir zafer edasıyla sevinirken, ben gözlerim kapalı..bu defa saklanılması için, görmemek, görebileceklerime gözümü yumabilmek için kaça kadar sayacağımı dahi bilmeyen bir ebe kadar şaşkın ve mutsuzum.. Sen suçlusun ...Çocukluğumun haini. oyunumun bozanı..öyle bir bozan ki ben artık hiç bir oyunun kadrosunda değilim..Seyredeni hiç değilim...Şimdi bana mı yazık oldu.. sana mı bilemedim..
Bildiğim  en iyi şey her oyun mutlu bitmezmiş.. Ve sen kandırıkçı sevgilinin en eski hali bil ki '' Hayır artık oynamıyorum.Oyun bitti ''...


                                                                              Loca


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Girdap

Düşündüğünüz her şeyin gerçek olma ihtimali.

Unutulmaz Film Karakterleri | Cilalı İbo