Fazla Cesur İnsanların Egemenliğinde

"Buraya sığacak ebatta bir adam bul, gel beraber yerleştirelim." diye bağırdı biletçiye. Biletçi afalladı. "Arkaya doğru ilerleyelim" komutunu vermediği zamanlarda yaptığı gibi boynunu önüne eğdi ve bozuk paralarını saymaya koyuldu. Sinsice bir planı olmalı, böylece vaz mı geçecek diye biraz bekledim ama gerçek tüm çıplaklığıyla karşımda durmayı sürdürdü. Biletçi yediği lafla ilgiyi alakayı bu yandan kesmişti. Bu tüm otobüs yolcuları için bir zaferdi. Rarlanmış olarak seyahat etmeye alışmış, biz; mazlum ve itaatkar kitle, ne zaman birileri otoritenin hakkından gelse, sırtını sıvazlamak ve hatta bir sıkıntı olursa arkandayız sinerjisini belli etmek istiyoruz. "Cık cık"ların, "adam haklı beyler"in havalarda uçuşması da böyle başlıyor. Böylece bugün biraz daha "hak hukuk kovalamış insanlar" olarak gururluyuz ve keyifliyiz.

Ama hepimiz biliyoruz ki, zaferler fazla uzun sürmez. Ve bir gün milyon yıllık evrimimizi, üç saniyeye sığdırıp; o boşluğu doldurmakla, "kim uğraşacak şimdi biletçiye laf yetiştirmekle" yalanını kendimize söylememiz arasında sadece saniyeler olabilir. Yine bir gün Roma alev alev yanana kadar, içimizdeki iflah olmaz isyankarı azarlayıp, odasına kilitleyebiliriz. "Şimdi olmaz." Şimdi olmaz, çünkü ruhumu fare deliğinden geçmeye ikna etmeliyim.

Bazen kendi iklimlerini diğerlerinden farklı yaşayan insanlara denk gelirsiniz. Dışarıda insan eriten sıcağı, develer, bedeviler, kum fırtınası; tam bir kaos. Buğulu camlardan, buğulu gözlerle tüm o saçmalıkları izlerken, tak eder canınıza ve tüm fiziksel imkansızlıklara rağmen uzanır otobüsün camını hafifçe aralarsınız. Çok geçmeden biri, -sizin aksinize- bir kuğu edasıyla süzülerek camı yeniden kapatır. Belki saçı bozulan biri, belki başı ağrıyan... Ama siz; eğer bir biletçi olsaydınız, size çok sağlam bir ayar çekebilecek kişi olduğunu anlarsınız. Şanssızlık ki bu kez aynı safta değilsiniz.


Otobüsün dışında insan eriten bir sıcak, develer, bedeviler ve kum fırtınası; tam bir kaos. Sizse buğulu camlardan, buğulu gözlerle tüm o saçmalıkları izlerken, tak eder canınıza ve tüm fiziksel imkansızlıklara rağmen uzanır otobüsün camını hafifçe aralarsınız. Çok geçmeden biri -sizin aksinize- bir kuğu edasıyla süzülerek camı yeniden kapatır. Belki saçı bozulan biri, belki başı ağrıyan.. Gerekçesi her ne olursa olsun, bir biletçi olsaydınız, sizi hiç terredütsüz azarlayabilecek kimseyi bulduğunuzu anlarsınız. Şanssızlık ki bu kez aynı safta değilsiniz.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Girdap

Unutulmaz Film Karakterleri | Cilalı İbo

Düşündüğünüz her şeyin gerçek olma ihtimali.