Ateist Karınca

Dün yine kocaman bir şeker bulduk. Görmelisiniz klanın neredeyse tamamı üstüne çullandık bitirebilmek için. Ben de yedim baya, susamlar falan da vardı içinde. hatta bir tane susamı yerinden düzgünce çıkarmayı başarıp sonunda yuvaya da ulaştırabildim. Bizim bahçıvan Kerim'e teslim ettim saklasın diye. Kraliçe de gördü, tebrik etti. 

Tam dinlenmek için kendi odama geçiyorum yolda bizim sofu Abdulkelam ile karşılaştım. Çocuk tanrıların şeker konusunda yetişkin tanrılardan daha cömert olduğunu söyledi. Kötü ve ahlaksız davranışlarımızdan dolayı yetişkin tanrıların bizi cezalandırdığı ve bu yüzden bize gökten şeker göndermediklerini söyledi. Kan beynime sıçradı aniden. Çocuk tanrılarmış büyük tanrılarmış cezaymış falan. Ulan daha yuvadan dışarı çıkmadın ki, evren konusunda bir yargıya varasın. Ben her gün dışarıdayım bir şeyler bulabilmek yuvanın yiyecek ihtiyacını karşılamak için. Bir sürü şey görüyor öğreniyorum her gün. Bir kere onlar tanrı değil bu civarda yaşayan dev varlıklar. Bizim gibiler, sadece oldukça iriler. Çocuk tanrılar daha cömertmiş şeker konusunda, lafa bak. Bi kere büyük olanları şeker yerken hiç görmedim, küçük olanlar daha çok yiyor. Yemeyi de becerebilseler ellerinden düşürmeyecekler zaten. Biz de bok görürüz şekeri yuvanın etrafında o zaman. Her şeyi onlar sayesinde elde ediyormuşuz, onlar isterse bahar geliyormuş saçmalığa bak. Bahar belirli bir döngüde sürekli aynı dönemlerde geliyor işte. Tanrı sandığı o devlerle ne alakası var. Bizi onlar yaratmış falan, yere bıraktıkları küçük yiyecekleri toplamak için. Dökülüyor onlar salak herif, ya da atıyorlar bazılarını. O yediğin çizgili çubuklar büyük ihtimalle başka birşeyin kabuğu. Geçen Salih görmüş, yolunu şaşırıp markete girdiğinde. Bir tür yiyeceğin kabuğu onlar, paketleyip satıyorlarmış ve her paketin içinde yüzlerce varmış, kendi gözleriyle görmüş. Yok hani Salih şimdiye kadar hiç yalan söylememiş bir karınca. Başkası dese aynı şeyi şüphe ederim ama Salih yani... Kaçmış neyseki marketten, çok tehlikeli oralar, her tarafta tuzaklar falan varmış. Bu Salih de çok deli ha. Ne macera ararsan hepsi var onda. Geçen yine yiyecek ararken beyaz bir dolaba girmiş. Soğukmuş içerisi de. Kış gibi diyor aynen. İçeri girer girmez kapı bir kapanmış bunun üstüne, neredeyse 2 gün falan çıkamamış dışarı. İçerisi süpermiş ama. Bizim klana 15-20 yıl yetecek malzeme doluymuş içerisi. Ama işte kaçarken çok hızlı davranmak zorundaymış bir şey getirememiş yediklerinden.

Ben de bir gün Salih gibi daha uzaklara gitmeyi ve oraları keşfetmeyi istiyorum ama korkuyorum biraz da. Atalarımızın anlattığı gibi özgürce yaşayamıyoruz artık, ama o zamanlar da şeker bu kadar çok değilmiş. Meyveleri falan yiyorlarmış hep. Şeker çok güzel ya...