Kötü Zaman

          Zaman. Öyle her zaman akan ama kimi zaman dokunabildiğiniz bir şey. Elinizde olmadan çevrenizde gezen herşey, size ufak tefek dokunuşlar yaprak bir yere doğru iter. Seçimleri yapan sizsinizdir tabi ki ama sadece sizin seçimleriniz ile dönmüyor bu dünya. Başka insanlarında seçimleride var. Aynı yerden hareket eden bir noktanın çizgiye dönüştüğü zamanlarda, aynı oranda paralel gitmiyor her zaman düşünceler. Sizin istekleriniz her ne kadar tek düze olsada birlikte hareket ettiğiniz insanların istekleri istemesenizde değişiyor. Kötü bir şey değil. Markette çocuk şeker isterken annesinin neden o şekeri almadığını düşünmez çocuk. Ağlar sadece. İstediği şekerdir ama alış veriş için gidilen markette o şeker nedense hiç mi hiç alınmaz. Neden. Çünkü zamanlama kötü. Kim bilir aklında neler var. Tabi birde yağmur dindikten sonra şemsiyeler hep bir yerlerde unutulur. Geçmişi, sadece eline geçecek olan koza bakmak için kullanır insan. Eskilerde kalan hatıraları tebrik için bakılmaz geçmişe. Zor be. İnsan olmakta zor. Hata yapmakta zor. Hata yapan insanın yanında durmak. O da sanırım çok zor.  Zor zaman, kötü zaman. Savaşmak herkes için kolay değil. Çok garip bir hikaye var. Anlatmak isterim ama onunda zamanı değil. Çünkü bazen kelimeler birşeyler anlatmaya yetmez. Bakışlardaki derinlikleri anlatamazsınız kelimeler ile. Açılamayan konular yüzünden başka diyaloglara itilmiş o tartışan insanların boğulan bakışlarını anlatamazsınız kelimeler ile. Tabi birde akıp giden zamanın içerisinde illaki sonsuza kadar barınamaz kötü zaman. Gitmek ister. Gider. Bu arada bu kötü zamanların çok daha kötü olan bir tarafı daha var. Yanınızda olan insalara en zayıf noktalarınızı istemeden de olsa anlatmanız. En çokta onlar yakar canınızı. Bir bıçak saplar gibi en çok acıyan yerinizin üstüne basar giderken. Canınız yanar ama ses etmezsiniz. En çok ihtiyaç duyduğunuz anda daha da derine saplar. Birşeyler demek istersiniz ama nefesinizi keser. Kim bilir belkide hep kendi taraflarından baktığı için insanlar, karşısındakinin bakışlarını okuyamaz. Kendi istediğini yapmadığınız için tarihin en acımasız yargıcı tarafından yargılanırsınız çoğu zaman. Sormazlar hiç zamanın sizin için nasıl aktığını. Sormazlar hiç bu kötü zamanın içerisinden nasıl nefes aldığınızı. Bakmazlar hiç yelkenlerinize. Yırtık mı? Tamir edilmesi gerekir mi? Dümeni bırakıp tamir etmek için bir zamanınız var mı? Sormazlar hiç. En önde hep güneşin batışını izlemek ister. Gemi yine dümeninde durduğunuz sürece gitmek istediğiniz yere gider ama kaç zamanda gider bilinmez. Tamir edilemeyen bir geminin yelkeninde güneşin batışını izleyen ve dümene geçmeyen, gitmek istediği yere ne zamana gideceğini bilmeyen ve tamir etmeyen kişi. Sende haklısın. Annesinin o şekeri almadığı çocuğun arkasındaki reyonda onu izleyen bir çocuğun annesine isteklerini yerine getirmeyeceği için, hiç o şekeri isteyemeyen o çocuk kadar haklısın hemde.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Girdap

Unutulmaz Film Karakterleri | Cilalı İbo

Düşündüğünüz her şeyin gerçek olma ihtimali.