LAF

Laf. Atılır. Taşınır. Dinlenir. Dillenir. Dillendirir. Dinlendirir. Dinginlendirir. İçine yüklediğimiz anlam ile bir olur bir sürü yere çekilir ve her çekildiği yere de itiraz edilmeden gider. İşte böyle bir şey LAF. Küçük ama ceremesi  kısmına gelince büyük sorunlar çıkartır. Düzgün kullanılanları yılanlar ile hoş bir ilişki içerisine bile girebilir. Onlar da yılan terbiyecileridir. Ruhları kamçılar bedende değişimler yaratırlar. Onlara ayrı bir isim bulup ayrı bir olguda düşünmek lazım. Herkesin bir lafı vardır. Benim en sevdiğim laflar magandalara ve kamyoncu abilere ait. Örnek aldığım laflar bende kalsın. Ama Mevlana'nın laflarına bir bakın derim. Bir laf atmış hala devam ediyor yankıları. İnsan oğlu yaşantısı ile de bir lafı tarif etmeye çalışır. Aynı sessiz film gibi. Habersizdir ama duruş, tavır, mimik, davranış, bakış. Kısaca hepsi anlatır lafını. kimisi algılar. Kimisi algılayamaz. Kimisi yanlış anlar. Kimisi megafon gibi ne anlattılarsa bunlara, tutar bağırır algıladığı belirsiz davranışları. En kötüsü bunlar. Bunlara da bi isim bulmak lazım. Yada hepsini Hitler'e verelim. Laf işte bazen sakız gibi. Çiğnenir. Balon yapılır. Patlatılır. Ağızdan fırlatılır. Degaj dikilir. Nerede kesileceği hiç bilinmez. Ben bilemiyorum mesela. Şimdi bu yazıyı nerede bitirmeliyim? Sorguların başladığı yerde mi?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Girdap

Düşündüğünüz her şeyin gerçek olma ihtimali.

Unutulmaz Film Karakterleri | Cilalı İbo