Balon Düşler
Bazen balkonda şans eseri yerde duran iki balon gibiyizdir.
Birimiz köşeye sıkışmışızdır kesin. Diğerimizi rüzgar itmezse gelmez yanımıza.
Anlamsızlığın derinliğindeki bölünmezliklerin ince hesapları yaparız köşeye
sıkışmış balonu izlerken. Rüzgâr arkamızdan eser ve bir kere daha çarparız
köşeye sıkışmış balona. Doğal olarak şaşırır. E sonuçta kaderdir onlar için rüzgâr.
Bizim içinse basit bir doğa olayı. Kader de acaba kimin için basit bir doğa
olayı? Balkonda her zaman korkulukların kenarında küçük bir çıkıntı, ince ama
sivri bir demir parçası olmak zorundadır değil mi? Balon kaç kez rüzgârın
kişiye özel istisnai hayat oyunları ile hayattaki ağırlık merkezini değiştirdi
sayamadım. Süpürgenin bir yere sabitlediği hep aynı yerde. Kuşkusuz çok gezen
çok bilirin algı olayı tahmin edilemez ama çarpa çarpa öğrenmiş olsa gerek
süpürgenin köşe sıkıştırdığını. Tahmin etmiş olmalı fizik kurallarını ve
kendini rüzgârla atabildiği kadar geriye atıp, çarpışmanın etkisi ile ya oda
sıkışmak istemiş ya da onu oradan çıkarmak istemiştir. Bir balon başka ney
isteyebilir ki zaten? İyice gerilmişti. Her zaman ki çizgisinin tam bir buçuk
katı geriye gitmişti. Heyecanlı ve havasında idi. Rüzgâr onu daha da havalı bir
hale kıldı. Gerçekten havalardaydı. Şans eseri balkonda havada duran bir balon
yine başka bir şans eseri yere inip, tamda süpürgenin oraya sıkışmış olan
balana gerekli G kuvveti ile vuracaktı. Bazen kaderden imkânsızlıkları
istememelisiniz. Kendinizi onun uğruna yıpratacağınıza kendi hayatınızı yeniden
kurmak için sizi hayatla yıpratıyor. O çıkıntı demire gitme ihtimalinizi alıp
sizi tellerle çevrili bir bahçeye hapsediyor.
Yorumlar
kendini kadere teslim etmek ve fobilerden sıyrılmak..
Balon benzetmesi güzel olmuş, yorumunuza sağlık.